Tarihin tozlu sayfalarında adı geçmez ama bir gün, Mezopotamya’da biri, suyla temas etmiş bir arpa yığınını merakla kokladı… sonra da içti. Şaşkındı: Hem ekşi hem tatlı, hem serin hem kafa yapıcıydı. İşte o isimsiz kahraman, dünyada ilk kez “yanlışlıkla” bira içen kişiydi belki de. Bira, onun sayesinde bulundu — ama binlerce yıldır çok bilinçli bir tercihe dönüştü.
Yaklaşık 6.000 yıl önce, Sümerler, Mezopotamya’da tahılları depolarken farkında olmadan bir mucizeye imza attılar. Islanan arpa kabarmış, fermente olmuş, üstüne bir de içince ferahlatmıştı. Sonra ne mi oldu? İnsanlık, “Bunu bir daha yapalım” dedi. İşte biracılığın doğuşu.
Sümerler biraya “sikaru” derdi. Öyle bir ciddiye alıyorlardı ki, bira tanrıçası bile vardı: Ninkasi. Hatta Ninkasi’ye adanan bir ilahi, tarihteki ilk bira tarifidir. Bugünün IPA’leri, lager’ları o zamanlar yoktu belki ama maya, malt ve ritüel vardı.
İlk birayı kimin içtiğini bilmiyoruz ama büyük ihtimalle mahallenin/köyün en popüler insanı olmuş, “Hocam kralsın!” denerek sırtına vurulmuştu.
Bugün milyonlarca insanın bir araya geldiği festivallerin, maçların, ilk buluşmaların başrolünde olan bira, işte o ilk ıslak arpa yığınından doğdu.
Kısacası, ilk birayı kim içti bilinmez, ama o kişiye buradan bir kadeh kaldırmak şart. 🍻

